Bir milleti, millet yapan ve onu ayakta tutan vazgeçilmez yüce değerler vardır. Tarih boyunca Türk milleti de kutsal saydığı vatanı, bağımsızlığı ve inancından asla ödün vermemiş, canı pahasına da olsa bu değerlerini korumasını bilmiştir. İşte İstiklal Marşı'mız da bizi biz yapan, bizi bir arada tutan, dini ve milli değerlerimizle yazılmış abidevi bir eser, bir bağımsızlık manifestosudur.

Gazi meclis, vatan toprağını var gücüyle müdafaa eden bu milletin vefakâr insanlarının millî heyecanlarını diri tutacak bir marş yazılması için harekete geçmişti. Önce 724 şiirin arasından heyecan uyandıracak bir şiire rastlanılmadı. Sonra Akif'in eserinin de aralarında olduğu 7 şiir meclisin görüşüne sunuldu. Ve nihayet 12 Mart 1921'de, Akif'in şiiri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çoğunluğun oyunu alarak büyük bir heyecan ve alkışlarla "Millî Marş" olarak kabul edildi.

İstiklal Marşı bizler için yalnızca bir marş değil, tarihten silinmek istenen bir milletin istiklâlini hangi fedakârlıklara katlanarak nasıl kazandığını anlatan bir destan, her bir dizesiyle geçmişten günümüze gelen ve sonsuza dek korunması gereken manevi bir mirastır.
Bu eşsiz eser, bugün olduğu gibi bundan sonra da kutsal vatanın semalarında yankılanmaya ve vatanın bölünmez bütünlüğüne, milletin birliğine kast edeceklere karşı bizlerin rehberi olmaya devam edecektir.

O, son ocak yok olana dek direnen, yeri geldiğinde kükremiş sel olan, yeri geldiğinde dağları yırtan, topun tüfeğin karşısında iman gücüyle duran, düşmana karşı vatan için gövdesini siper eden, kefensiz şehitlerin yüreğine su serpen, ezanı dindirtmeyen, bayrağı indirtmeyen bir marşı kaleme almıştır.

Bu duygu ve düşüncelerle; her bir dizesini tüm benliğimizle tek yürek olarak okuduğumuz İstiklal Marşı'mızın kabulünün 101. yıldönümünü yürekten kutluyor; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy'u ve Kurtuluş Savaşı'nın tüm kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyorum.