Binlerce yıllık köklü tarihi,Orta Asya'dan,Doğu  Avrupa'ya,Adriyatikten Çin Seddine ve Kadim Anadolu'ya kadar Dünya'nın farklı coğrafyalarında yayılmış,Büyük Selçuklu ve Osmanlı Devleti ile iki büyük Cihan Devleti Kuran Çağ açıp Çağ kapayan Aziz Milletimizin  bağımsızlığını ,İstiklali ve İstikbalini kurtarmak için 19 Mayıs 1919'da Devletimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkışı ve 23 Nisan 1920'de TBMM açılışı ile başlayan tüm mazlum milletlere umut aşılayan Kurtuluş Savaşı'nın sonunda 29 Ekim 1923'te  Kahraman Gazi Meclisimizin aldığı kararla tüm dünyaya Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ilan edildiği ve Aziz devletimizin Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılına ulaşmanın onurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.Cumhuriyetimizin kuruluşun 100. yılı kutlu olsun.   Üç kıtaya ve denizlere hakim olan kurduğu medeniyet ve devlet yönetimi ile 600 yıl cihan devleti kudreti ile tarihe altın harflerle geçen Osmanlı Devleti Sanayi İnkılabı ve ardından Avrupa'nın ortaya çıkan  sömürgecilik ve emperyalist anlayışı ve aç gözlüğünün hedefi olmuş,geniş coğrafyası ve zengin kaynakları ile nüfus ve mevki kazanım alanı haline gelmiştir.Şehit kanları sulanmış ve bedeli ödenmiş toprakların kaybedilmesi ve milyonlarca Müslüman Türk'ün Anadolu'ya göç etmesi Aziz Milletimizin yaşadığı tramvalar Ülkenin İstikbalinin kurtuluşu için çözüm yolları arayışını hızlandırmıştır.Genç bir subay olan ve sonrasında vatanı için Libya'dan, Çanakkale'ye kadar bir çok cephede savaşan Devletimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün zihin dünyasında da Milletin İstikbali için neler yapılması gerektiği düşüncesi güçlenmiştir.Avrupa emperyalist politikasının 1. Dünya savaşına neden olduğu ve Osmanlı Devleti'nin adeta Almanya yanında savaşa dahil olmaya mecbur bıraktığı bu tarihsel süreçte 30 Ekim 1918'de Mondoros Mütarekesi ve ardından parçalanma ve yok olma antlaşması olan Sevr'in Aziz Türk milletine dayatılması karşısında İlk defa Amasya genelgesi ile vurgulanan ve sonrasında 23 Nisan 1920'de Gazi Meclisimizin açılışı ile ete kemiğe bürünen Aziz Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük ve destansı Kurtuluş savaşımızın ardından adının konduğu ve tüm dünyaya haykırıldığı 29 Ekim 1923 tarihimizin çok önemli dönüm noktasıdır.   Sömürgeci Avrupa'nın Emperyalist hedeflerle Aziz Milletimizi Anadolu'dan sürmek ve yok etmek amacının fiile dönüştüğü İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali başlayan  ve sonrasında milyonlarca Anadolu Türkünün yerlerinden edildiği ve yüz binlerce Türk'ün katledildiği tarihsel vaka Devletimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Bağımsızlık benim karakterimdir" ifadesinde vücut bulan Aziz Milletimizin esarete karşı hürriyet düşüncesi ve arzusu ile adeta bağımsızlık meşalesi Anadolu'nun her yerinde yanmış ve Türk Milletinin kadim inancı ve karakteri ile bütünleşerek düşmanın denize döküldüğü bir zafere dönüşmüştür.Cumhuriyetimizin 100. yılına girdiğimiz bu kutlu günde tarihin tekerrür edebileceği ve yüz yıllardır topraklarımız üzerinde emelleri olan düşmanlarımızın uygun bir fırsatı kolladığını unutmamız gerektiğini bilmeliyiz.   Cumhuriyetimizin 100.yılına kavuşurken Devletimizin "Türkiye Yüz Yılı" vizyonunu içselleştirerek Devletimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Muhasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma" hedefine yürekten inanarak Ülkemizin ve Cumhuriyetimizi dünya var oldukça yaşatmak için Türk Milletinin her bir ferdi olarak çok çalışmalıyız.   Bu duygu ve düşüncelerle Aziz Devletimizin, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100.yılını kutluyor,başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşları,Gazi Meclisimizin üyeleri,Aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi şükranla,minnetle ve rahmetle anıyorum.   29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlu olsun.