Tarih boyunca ailede söz sahibi olduğu kadar siyasi, ekonomik hayatta ve devlet yönetiminde de söz sahibi olan kadınlarımız, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından 5 Aralık 1934 tarihinde yapılan anayasa değişikliğiyle seçme ve seçilme hakkını elde etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti'nin dünyada kadına bu hakkı ilk veren devletlerin başında gelmesi gurur kaynağımızdır. Kadınlarımızın elde ettiği hakları sonuna kadar koruyup, geliştirmek ve hayatın her alanında hak ettikleri değeri ziyadesiyle göstermek hem kültürümüzün hem de dinimizin gereğidir.

Ailemizin temel taşı, değerlerimizin koruyucusu kadınlarımızın, hayatın bütün alanlarına etkili bir şekilde katılmalarına imkân sağlayacak şartları hazırlamak, herkesin sorumluluğudur. Kadınlarımızın her şeyden önce bir ana olarak, geleceğimizin teminatı evlatlarımızı ahlak, edep ve terbiye dâhilinde yetiştirip topluma faydalı birer fert olmaları yolunda gösterdikleri gayret ve fedakârlıklar, her şeyin üstünde ve takdire şayandır.

Sevginin ve şefkatin simgesi olan aynı zamanda tarih boyunca milletimizin var olma mücadelesinde hiç çekinden canını ortaya koyan kadınlarımız, günümüzde de önemli başarı hikâyelerine imza atmaktadır. Evinde, tarlasında, fabrikasında üretime destek olan, istihdam oluşturan, farklı alanlardaki başarılarıyla bizleri gururlandıran Türk kadını, her alanda topyekûn kalkınma hamlesi içinde olan Ülkemizin hedeflerine ulaşmasında da önemli katkılar sağlamaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle kadınlarımıza seçme ve seçilme haklarını kazanmalarını sağlayan Devletimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşımızın fedakar ve kahraman annelerini rahmetle ve minnetle anıyor ve 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü'nü en içten dileklerimle tebrik ediyor, tüm kadınlarımıza başarı, sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyor, saygılar sunuyorum."